Ülkemizin önemli bir dönemden geçtiği ve seçim sürecinin yaşandığı şu son günlerde, özellikle dinle ve diyanette alakası olmayan, hatta hayatı boyunca dine ve dindarlara karşı cephe almış birtakım şahsiyetlerin ortaya çıkarak din, diyanet, cuma namazı gibi değerlerimize, kendisini yüce dinimizin hizmetine adamış din görevlilerine ve imamlara dil uzattıklarını; dinimizce kutsal sayılan manevi değerlerimizin çok çirkin bir şekilde siyasetin içine çekilerek istismar edilmek istendiğini üzülerek görmekteyiz. Bütün siyasi oluşumların üstünde bulunan din gibi yüce bir kavramın siyaset malzemesi yapılmaya çalışılmasının, ne siyaseten, ne de vicdanen hoş bir davranış olmadığını, böylesine ucuzca bir yönteme başvuran insanların anlamaları gerekmektedir. Bu tür davranışların dini hassasiyeti olan insanları incitmekten başka bir getirisi olamaz.

Bütün bu gerekçelere dayanarak, dinen kutsal sayılan değerlerimize dil uzatanları ve dini kendi siyasi ve ideolojik oluşumlarının içerisine çekmeye çalışanları şiddetle kınıyor, yapmış oldukları davranış ve söylemlerinden dolayı bütün Müslümanlardan özür dilemelerini bekliyoruz.

Bütün Müslümanları kardeş sayan yüce dinimiz ayrımcılığa şiddetle karşı çıkmış, ibadetlerin özellikle de Cuma namazının nasıl ve ne şekilde kılınacağı asırlar öncesinden ortaya konulmuş, bu husus da dini kaynaklarımız mevcuttur. Bu durum Peygamber Efendimiz’in (sav) gününden bu tarafa böylece devam etmektedir.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevini, İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek, din adamlarının amacı ülkemizin her yerinde dinin ortak, birleştirici ve bütünleştirici emirlerini uygulamaktan ibarettir.

Din görevlileri mevcut mevzuat çerçevesinde görev yapmaktadırlar. Din görevlilerini, Diyaneti ve yüce dinimizi siyasi ve ideolojik ayrıştırmalara asla müsaade etmeyeceğiz. Dinin özünde birleştirmek vardır, bölünmek parçalanmak yoktur.

İslam dini birlik beraberliği, kardeşlik ve Hoş Görüyü emreden insanların ancak Allah katında takva ile üstün olunacağına dair emirleri ayetlerle sabittir.

İnsanlar ne dilleri ne ırkları ne soyları itibariyle birbirinden farklı ve üstün değildir. İslam dininde üstünlüğün ancak takva (günahlardan sakınmayla) ile olacağı belirtildiği halde, birlik ve beraberlik Allah’ın emri iken son günlerde Din Diyanet ve imam kelimesini kullanarak bir takım insanların dünyalık çıkar ve kazanımların peşine düştüğü görülmektedir.

Son günlerde Ülkemizde Diyanet işleri başkanlığı ve din görevlilerine karşı, bazı kişi ve kurumlar tarafından bölücü ve kışkırtıcı sözler sarf edilmektedir.

Ülkemizde Diyanet işleri başkanlığının görevleri ve yasalarla belirlenmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın görevi “İslam Dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda İnsaları aydınlatmak , ibadet yerlerini açmak ve yönetmek’tir. Bu Anayasal düzenlemeden doğan hakların yerine getirilebilmesi için, her kurumda olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığında da bu görev kurum personeli tarafında yürütülmektedir.

Bu ulvi görevi Din Görevlileri dil, ırk,soy, siyasi yada başka hiçbir görüş yada düşünceleri gözetmeksizin İslam dinin emir ve yasaklarını insanlara anlatmakla yükümlüdürler.

Bu bağlamda hiçbir kişi, kurum yada kuruluşun açıklamalarına halkımızn itibar etmeyeceğinide bilmekteyiz. Fakat yine de halkımızın son günlerde İslam Dini üzerinden oyun oynamaya kalkısanlara gerekli yerlerde gerekli tepkiyi vereceği ve adalaletin Haktan olcagını bilmekteyiz. Milletimizin de bu tür oyunlara karsı uyanık ve duyarları olmaları, bu tür davranışlara prim vermemeleri gerekmektedir.

Din görevlilerini, Diyaneti ve Yüce dinimizi siyasi ve ideolojik anlayışlarına alet etmek kimsenin haddi değildir. Dinin özünde tevhid vardır, bölünmek parçalanmak yoktur.

Kamuoyuna Saygı ile Duyurulur.

Bağımsız Diyanet Vakıf Sen