Bilindiği üzere Diyanet İşleri Başkanlığı, 2010 yılı başlarında, Din Hizmetlerini daha etkin bir şekilde yürütmek, halkı dini konularda daha fazla bilgilendirmek ve aydınlatmak gayesiyle “Aile İmamlığı” adı altında bir proje başlatmıştı. İmamları daha sosyal hale getirmeyi ve vatandaş ile imamı cami dışında da bir araya getirmeyi hedefleyen bu proje, başta Ankara olmak üzere Tekirdağ, Karabük, Elazığ ve Amasya'da da pilot uygulaması hayata geçirilmişti. İlk başlarda sadece beş bölgede uygulamaya konulan bu proje, 2011 yılına girdiğimizde kapsamı daha da genişletilerek, Türkiye geneline yaymak için çalışmalar başlatılmıştır.

Ancak şunu da belirtmeliyim ki, "Aile İmamlığı" uygulaması adı altında başlatılan Din Hizmetleri Gelişim Projesi, yeni bir uygulama değildir. Zaten İmamlarımız yıllardır gayri resmi olarak uygulamaktaydılar. Senelerdir İmam Hatiplerimiz bulundukları mahalle, köy, belde, il ve ilçe merkezlerindeki Camilerde görevlerini yaparken; bu tür ziyaretlerde bulunuyorlardı. Hasta ziyaretleri, Hacca ya da umreye gidecekleri uğurlama ziyaretleri, Düğünü, sünneti ya da herhangi bir programı olanlara gereken ziyaretler zaten yapılıyordu. Sadece yapılan bu işlerin resmi bir adı bulunmuyordu. Bu proje ile o isme de kavuşmuş oldu.

Bu konuda basında yer alan haberlerde, uygulamanın adeta Sağlık Bakanlığının “Aile Hekimliği” uygulamasından kopya edilmiş gibi halka yansıtılmış olması ise bizleri son derece üzmektedir. Fakat, bununda ötesinde bazı müftülerin, proje hakkında basına bilgi verirken uygulamanın papazlardan esinlenerek başlatıldığını ifade etmesi ise camiamızı yaralamıştır. Papazların uygulamasından haberdar olup ta, kendi personelinin uygulamasından bihaber olan bir kişinin o makama layık olmadığı düşüncesindeyiz. O açıklamayı yapan kişinin makamını, oraya daha layık olanlara bırakması hem kendisi için, hem de camiamız açısından daha hayırlı olacağı kanaatindeyiz.

Projeye gelecek olursak, çok faydalı olacağını düşündüğümüz bu projede, dikkat edilmesi gereken bazı noktaları hatırlatmak istiyoruz. Projenin çok güzel olmasının yanı sıra bizleri korkutan belirsizlikleri var. İmam Hatiplerin sarık ve cübbeleri beyazdır, yani leke götürmez.
Aile hekimliğinde olduğu gibi, meslektaşlarımızın isminin de kötü amaçlı insanların emellerine alet olmasını istemiyoruz. Bu nedenle başkanlığımız bu uygulamayı hangi illerde başlatacaksa o illerdeki vatandaşlarımızı, gerek görsel, gerekse yazılı medya aracılığı ile içeriği ve nasıl uygulanacağı konusunda net olarak bilgilendirmesi gerekmektedir.

Ayrıca vatandaşlarımız da bu konuda dikkatli olmalı; her kapısını çalanı evine almamalıdır. Mahallesinin imamını tanıyorsa zaten problem olmaz, ama tanımıyorsa bir an önce tanışmalı. Ben sizin mahallenizin imamıyım deyip de gelenleri tanımıyorsanız lütfen içeri davet etmeyiniz. Çünkü böyle bir mağduriyet yaşanırsa sarığımıza sürülen lekeyi temizlememiz zor olur. Onun için bu kadar güzel olan bir projede şüphelerimizi sizlerle paylaşıyoruz.

Bağımsız Diyanet Vakıf Sen olarak Diyanet İşleri Başkanlığını ve bu uygulamanın hayata geçirilmesi için çaba sarfedenleri tebrik ediyor, bu tip güzel çalışmaların devamını beklediğimizi İfade ederiz
Saygılarımızla

BAĞIMSIZ DİYANET VAKIF-SEN YÖNETİM KURULU