
Haber Kayıt Tarihi : 06 Kasım 2023
Bağımsız Diyanet-Sen yaptığı yazılı açıklamayla, yetkili sendika sıfatıyla toplu görüşme masasında oturan, toplu pazarlığı toplu pazarlamaya dönüştüren sarı sendikaların toplu görüşmelerde sergiledikleri tutumlarına sert tepki gösterdi. Bağımsız Diyanet-Sen adına açıklamalarda bulunan Genel Başkan Yardımcısı Fahri Çetin şunları söyledi: “Toplu sözleşme masasına memurun derdine çare olacak taleplerle gitmeyen etkisiz sarı sendikalar sahte gündemlerle ve içi boş sahte taleplerle memurları oyalamaktadırlar. Toplu görüşmeler henüz daha yeni başlamışken yedi gün ara verilmesi görüşmelerin akıbetinin memurun hayrına olmayacağını ve yetkili sendika olmakla övünen üye sayısından başka bir mahareti olmayan sahte sendikaların samimiyetsizliklerini bir kez daha ispat etmektedir. Bilindiği üzere bu görüşmeler iki yılda bir yapılmakta ve toplamda 22 gün sürmektedir. Toplu görüşmelerde ele alınacak konular 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun “Toplu Sözleşmenin Kapsamı” başlıklı 28 inci maddesinde 17 başlık altında belirlenmiştir. Görüşülmesi gereken konular; kamu görevlilerine uygulanacak katsayı ve göstergeler, aylık ve ücretler, her türlü zam ve tazminatlar, ek ödeme, toplu sözleşme ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, harcırah, ikramiye, doğum, ölüm ve aile yardımı ödenekleri, cenaze giderleri, yiyecek ve giyecek yardımlarıdır. Zaten mevcut iktidar partisinin seçim döneminde sözünü verdiği 2005 yılından sonra memuriyete başlayanlara bir derece verilmesi bu sahte kazanımların bir tanesidir. Bu kazanım değil; şimdiye kadar verilmesi gerektiği halde on yıldır bekletilen, sarı sendikaların beceriksizliği yüzünden geç kalmış, verilmesi zorunlu bir haktır. Bu sahte kazanımın bir diğeri ise Anayasamızın aile bütünlüğünü koruyan 41 inci maddesine aykırı olan eş durumundan tayinde eşin 3 yıllık sigortalı olması şartının hafifletilmesidir. Konfederasyonumuza bağlı sendikalar yüzlerce davayı aynı madde kapsamında kazanmış ve kazanmaya devam etmektedir. Memurun aile bütünlüğüne zarar veren 3 yıl sigortalı çalışma şartının anayasa mahkemesinden döneceğini görenler çark etmek zorunda kaldıklarını gizlemek için pişkin pişkin toplu görüşme kazanımıymış gibi bizlere yutturmaya kalkmışlardır. Bu sahte taleplerin arasında sadece Diyanet çalışanlarını ilgilendireni ise, toplu görüşme konularıyla uzaktan veya yakından hiçbir alakası olmayan ilahiyat ön lisans mezunu Diyanet çalışanlarına sınavsız İLİTAM yolunun açılmasına yönelik açıklamalarıdır. Diyanet çalışanlarının çözüm beklediği bir yığın sorun varken bu konunun toplu görüşmeler sırasında ortaya atılması diyanet kolunda faaliyet gösteren sarı sendikanın beceriksizliğini gizleme çabasından başka bir şey değildir. Bunların gayesi hak almak değil, göz boyamaktır. Bu haberi İnternet medyasına öyle bir servis ettiler ki, bunlar böylesine üstün zekâya ve akıllı politikalara sahipse vay bizim halimize! dedirtecek cinsten… Biz isterdik ki; keşke bu üstün zekâlarını(!) ve akıllı politikalarını(!) kamu işçileri yılda yedi ikramiye alırken 10 yıldır 1 kuruş dahi ikramiye alamayan memurların ikramiye almalarına yönelik çalışmalarda kullansalardı. Keşke Bu üstün zekâlarını(!) ve akıllı politikalarını(!) Diyanet çalışanlarının mali haklarının iyileştirilmesi yönünde çalışma yapmak için kullansalardı. Biz isterdik ki; keşke bu üstün zekâlarını(!) ve akıllı politikalarını(!) diyanet çalışanlarının üniversitede okuyan çocuklarının yurt ve burs sorununun çözümünde kullansalardı. Görev yaptığı yerde okul olmadığı için aile bütünlüğü bozulan, ortaöğretimde okuyan çocuklarının eğitim almalarını sağlamak için ayrı bir ev kiralamak ve ailesinden çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalan, köylerde görevli Diyanet personelinin derdine çare olmak için kullansalardı. Biz isterdik ki; keşke bu üstün zekâlarıyla(!) ve akıllı politikalarıyla(!) toplu görüşmelerde aldıkları üç kuruş zammın enflasyon oyunlarıyla eritilmesinin önlenmesine yönelik projeler geliştirselerdi. Ekonomik büyümeden memurun payına düşen miktarı ve geriye dönük olarak son 10 yıl için ne kadar alacaklı olduklarını hesaplasalardı. Temsil ettiklerini iddia ettikleri memurlar için zam taleplerini hazırlarken Haziran ayında toplu sözleşme imzalayan kamu işçilerinin %21,5’e varan zam aldıklarını da dikkate alsalardı. Ya da bu üstün zekâlarını(!) ve akıllı politikalarını(!) bizler için boş yere heder etmeselerdi. Belki ileride kendilerine lazım olurdu…”
Kapsam dışında kalan konuların hükümetle pazarlık edilmesi için ise geriye 708 günlük bir süre kalmaktadır. Ne var ki; bu 708 günlük süre içerisinde müzakere edilmesi ve çözülmesi gereken konuların toplu görüşmelerin kazanımlarıymış gibi gündemin ortasına oturtulması memurun zekâsıyla alay etmekten başka bir şey değildir.