
Haber Kayıt Tarihi : 06 Kasım 2023
Beş milyona yakın kamu çalışanı ve emeklisini ilgilendiren toplu sözleşme görüşmelerinde kaybeden yine memur oldu. Bırakın ülke gerçeklerinden haberdar olmayı, kurumunun personel yapısını dahi bilmeyen, adında sendika yazan sendikamsı yapılar yüzünden iki yılımız daha heba oldu. Kamu işvereni temsilcileri Her fırsatta meydanlara çıkıp ülkenin ekonomik durumunun ve refah seviyesinin arttığından dem vurmaktadırlar. Her ne hikmetse sıra memurların mali haklarına ve maaşlarının iyileştirilmesine geldiğinde bu ekonomik gidişattan memura da pay vermeyi akıllarına bile getirmiyorlar. Bunda her ne kadar kamu işveren yetkililerinin sorumluluğu bulunsa da buradaki asıl suçlu memuru temsil ettiğini iddia eden, ancak memurların durumlarından bihaber olan laçka, sorumsuz ve iş bilmez sendikalardır. Bu laçkalaşmış yapılar memurun nezdinde hiçbir karşılığı olmayan konuları veya zaten hakkında düzenleme olan konuları masaya getirerek toplu görüşme masasını gereksiz yere meşgul etmişler, sürecin tıkanmasına sebep olmuşlardır. Zamlar hariç asıl görüşülmesi gereken mali haklarla ilgili birçok sorunu gündem konusu bile yapmamışlardır. Örnek olarak ifade etmek gerekirse fazla çalışma ve mesai ücretlerine ilişkin biri 2009/12, diğeri 2014/5 sayılı olmak üzere yayınlanmış iki tane başbakanlık genelgesi bulunmaktadır. Buna rağmen bir hizmet kolunda faaliyet gösteren sendika çıkıp, toplu sözleşme metnine “Bu hizmet kolundaki kamu görevlilerinin zorunlu olmadığı sürece günlük çalışma saatleri dışında çalıştırılmamasına ve zorunlu olarak fazla çalıştırılanlara ise 657 sayılı Kanununun 178 inci maddesi uyarınca izin verilmesine dair Başbakanlık genelgesi çıkarılacaktır.” şeklinde bir madde ekletebiliyor. DİYANET-SEN OLMAYAN KADROYA HAK ALDI Sözleşmedeki güler misin, ağlar mısın dedirten garabetin bir diğeri ise Diyanet kolunda faaliyet gösteren sendikaya ait. Diyanet ve Vakıf Hizmet Koluna İlişkin Toplu Sözleşme metninin 3. maddesinde şu ifade yer almaktadır: “Başkanlıkta Kur'an kursu öğreticisi pozisyonlarında sözleşmeli olarak istihdam edilenlerden fiilen öğreticilik yapanlara da 657 sayılı Kanunun ek 32 nci maddesine göre öğretim yılına hazırlık ödeneği verilir.” İlk bakışta normalmiş gibi görünen bu maddenin garabeti, kurumun personel yapısı incelendiğinde ortaya çıkmaktadır. Çünkü son iki yıl boyunca (2014-2015) Diyanet İşleri Başkanlığında görev yapan bir tane bile 4-b sözleşmeli Kur’an kursu öğreticisi bulunmamaktadır. İşte bunların sendikacılığı bu kadardır. Konuyla alakalı olarak kendilerine kaç tane talep geldi de bu maddeyi sözleşme metnine ekleme gereği duydular acaba. Çalışanlardan gelen binlerce talebe kulak tıkamak, yapılan haksızlıklara göz yummak nasıl bir sendikacılık anlayışıdır? Tüm kamu çalışanlarının yetkili sendikaların ne yapıp ne yapmadıklarını iyi takip etmeleri gerekmektedir. Bu sendikalara üye olanların üyeliklerini gözden geçirmelerini tavsiye ediyoruz. Üyelerinin derdini kendisine dert edinmeyenlere destek olmaktan vazgeçmeye çağırıyoruz. Biliniz ki kendileri refah içinde yüzenler, sizlerin sırtından sizin kazancınızın kat kat fazlası gelir elde edenler sizin sıkıntılarınızı anlayamazlar. Bu yüzden bunların destansı bir şekilde hazırlanmış talep listeleri tribünlere oynamaktan, içi boş masal olmaktan öteye geçemez. Bunların toplu görüşme müzakerelerini şov malzemesi yapmaktan başka bir amaçları olmadığı bir kez daha kanıtlanmıştır. Olan yine yirmi milyonluk nüfusu oluşturan kesime olmuştur. FAHRİ ÇETİN-BAĞIMSIZ DİYANET-SEN GENEL BAŞKAN YARDIMCISI